Engelliler Haftası ve HEPHAISTOS

Mitoloji ortak bir bilinçaltı gibi işliyor. Mitolojik öyküleri okumak da bir çeşit kolektif bilincin dışsallaşması ve hatta  kusulması gibi. Okuduğumuz her öykü bize “insanın” insanlaşma sürecinde nasıl yitip gittiğini, hangi dolambaçlı ve çetin yollardan bugüne çıktığını gösteriyor.

Engelliler haftası nedeniyle televizyonlarda, sosyal ağlarda gözümüze birçok mesaj ilişti. Yayınlanan onca mesajın ince işçiliğine katılıyorum da toplumsal yaşamımızın onlar için gerektiği kadar adil olmadığını görerek üzülüyorum . ideali göstermek ile ideale yönelmek arasındaki tutum/tavır farkı ikiyüzlülüğümüzün göstergesi olmaktan başka bir şey değil.

Bir gün işe yaramaz televizyonda bir belgesel izledim. Yok,  hayatım değişmedi; ama haya konusunda bir değişim yaşadığım inkar edilemez. İzlediğim belgesel “Kör Maymun” du.  Belgeselde Çin’in Taihang Dağı’nda kör bir yavru maymunun hayata karşı mücadelesinde,  içinde yaşadığı maymun topluluğuyla dayanışma ilişkisi anlatılıyordu. Maymun topluluğu; merhamet ve dayanışma ilişkisiyle bu kör yavruyu hayatta tutmaya, yaşatmaya ve hayatı onun için kolaylaştırmaya çabalıyordu.

Bugün bütün insanlığa itelenmeye çalışılan “hayatını kar üzerine kur” ilkesinin,  bizi maymunların gerisine attığı görme utancı da bize kalsa gerek.

Sonra döndüm,  geçmiş toplumlarda engelliler hakkında  ne düşünülür, ne hissedilirdi acaba diye mitolojik öyküleri taradım.Gözüme bir halk kahramanı gibi duran ve tanrılarında bütün maharetlerine rağmen dışladığı Hephaistos ilişti.

HEPHAISTOS

Ateşin ve zanaatkarların tanrısı Hephaistos aynı zamanda Olympos Dağı’nın demircisiydi. Volcanlara ve demir cevherine hükmedebiliyordu.  Athena’yı tek başına dünyaya getiren Zeus’tan öç almak amacıyla, Hera’nın onu Zeus’un katkısı olmaksızın doğurduğu söylenir.Çirkinliğinden ve topal ayaklarından dolayı Hera tarafından istenmediği için denize atılır.

Hephaistos kılıksız görünümüne karşın en güzel tanrıçalarla evlenmeyi başarır. (annesine bir tuzak hazırlar ve bu tuzaktan onu kurtarmayı tek bir şartla kabul eder: Tanrılar katına kabul edilmesi ve güzeller güzeli Afrodit’in kendisiyle evlenmesi.)Yunan şair Hesiodos’a göre ,Kharislerin en genci olan Aglaia(”görkem”)onun karısıdır.Ama geleneksel kaynaklarda Aphrodite’yle evlendiği belirtilir.Karısı onu Ares’le aldatınca, boynuzlanan tanrı, diğer tüm tanrıların acımasız alaylarına maruz kalır.Ama dört dörtlük bir zanaatkar olan Hephaistos, Hermes’in miğferi,  Aphrodite’nin kemeri, kahramanlar için zırhlar ve hatta ilk kadın Pandora gibi harika şeyleri yaratarak onlara hizmette bulunur. Hephaistos çocukluğunda kendisine sığınak sağlayan tanrıça Thetis’e bir iyilik olarak,o ğlu Akhilleus için Troya Savaşı’nda kullanmak üzere bir kalkan yapar.

Aslında öykü ve kahramanımızın yaptığı liste uzar gider de  burada fazla oyalanmaya gerek yok. Mitolojik öykü şöyle kabaca bir gözden geçirildiğinde ah insan vah insan sen maymun bile olamamışsın demek gerekiyor. Neden mi ?

1- Zeus tek başına çocuk yapınca dünyalar güzeli Athena,  Hera tek başına yapınca  çirkin ve engelli Hephaistos . Güzellik ve çirkinlik aynı edimi kimin ve hangi cinsin yaptığına göre değişik sonuçlar veren bir ahlaki yasa gibi. Edimin kendisi yasak değil, ama edimi gerçekleştirmek bir hak. Baskın erkek anlatımın kadınları mahrum ettiği bir hak .

2-Onu annesi de dahil kimse sahiplenmiyor. Bütün becerilerine karşın toplumundan dışlanıyor. Annesinin denize atmasının  nedeni onun korkunç görüntüsü değil, bunun sonucunda ayıplanmaktan utanması. Baskılarla örülmüş bir toplumun dışlama etkisinin yarattığı suç.

3-Tüm tanrılar Hephaistos’un becerilerinden yararlanır, yani engelleri emeğiyle aşar. Yaratıcıdır. Kaderinin kırılganlığı ile demiri dövüp sert nesneler yapması arasında bir denge var. (hayret) Ancak tüm romantik metinlerde çirkin ve topal bu tanrının iyiliksever olduğu ve insanlar tarafından çok sevildiği de belirtilir. (Acıma duygusu mu o) Biraz da ezilmiş tanrıya kendilerine daha yakın bulan, kötücül bir dünyanın zavallı insanlarından kaynaklanır bu yakınlık.

4-“İyinin kaderi kötüye düşer diken arasında kalmış gül gibi” diyor ya üstat. Arzu ettiği ve hak ettiği mutluluğa hiç bir zaman tam olarak ulaşamamış  Hephaistos. Onu sevmeyen ve sürekli aldatan Afrodit ile olan evliliği ona mutluluktan çok acı ve utanç getirmiş.  Bu birliktelik  zaten bir zorlama sonucu olmuştu falan filan … Öyle değil; genel öykü anlatıcıları kahramanımızın güzel olanla birlikteliğini hak etmediğini söylerler. Bu aldatılması içinde bir gerekçedir aynı zamanda. Hak etmemek. Hak görmek bunlar ahlaki değerlendirmeler. Adalet arayışı değil…

Daha çok madde de yazılır bu öyküye de.  Lafı ana merkezinden uzaklaştırmamak gerekiyor.

Şöyle kendimize bir soralım, kör bir yavruyu yaşatmaya çalışan maymun topluluğuna mı benziyoruz; yoksa çirkin ve topal diye maharetli bir adamı dışlama çalışan Olimpos tanrılarına mı?

Yani efendim hangisi daha çok insana benziyor?

yani hangisi sensin?

“Engelliler Haftası ve HEPHAISTOS” için 2 yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s