De ki “Ben sur üflendiğinde dirilenlerden değilim. “
bir yılanın dudaklarına bırakırım zehiri, bir akrebin kuyruğuna
kanla yıkanmadım, sonradan yaratılmadım …
De ki ” Ben günahları örtülecek olanlardan değilim.”
Çocukluktan başka mezarı, unutulmaktan başka taşı
olmayanların kavmindenim.
Ateşin isi sayılırım, tufanın çamuru, toprağın kıracı …
ne arta kalansa o benim.
Neyden arta kaldıysam o benim.
Ah, sular kıvrıldı, güneş bulut yaptı gökyüzüne
Bir barikatın ardında tanıdım onu
Omzu omzuma değdiğinde.
Ben dedi iflah olacaklardan değilim,
İçimdeki ateşi salacağım sokaklara
benim cennetim cehennemden doğacak
bu yangın yerinde bizim kalbimiz soğumayacak.
Sonra kuşlara su verdi, karıncaları taşıdı yuvasına
Yürüdü, karışıp gitti akşam kızıllığına.
Yağmur yağdı, ıhlamur kokusu giyindi.
Belki körler de gördü bu çıplak gerçeği
Sonra susup dinlediler seslerin silinmesini.
Bütün mesele masallara döndürmemek misalleri
Yırtık kozasını unutmamak anlatırken kelebeği
Toprağı kanatarak çıkan filizin
yerin altındaki bekleyişini.
De ki “Ben inkar edenlerden değilim.”
Biliyorum başkasının diliyle ateş yalayan
kuklaların dirilmeyeceğini.
Yaraları kanıyordu.
Öyle büyüdü ki gözleri
Sanki bütün dünyaya son kez bakıyordu.
Ah, ben sur üflendiğinde dirilenlerden değilim
Ben başkasında dirilirim.
Kanı ellerimde kuruyordu, soluyordu…
Bütün ıhlamur kokularını içine çeker gibi soluyordu.
Rüzgar esti, ince bir kağıt gibi alıp götürdü onu,
yalnız ve isli bir göğe kanat çırpıyordu .
Üşümüş ellerini tuttum
Üşümüş ellerini tuttum ama kanı bana akmıyordu.
Yine muhteşem. Dizelerin hepsinde başka anlamlar.. Bir de mutlaka bir doğa anlatımı var… resim gibi.
BeğenLiked by 1 kişi