İnsan kendi yarasından doğar,
Işıkla sıvanmış kanlı bir rahimden.
Hep tek bir çocuk doğurur, yalnızız işte bu yüzden .
Korkarak, biraz da utanarak bakar
başkalarının çokluğuna
bilmezliğe verir kimi kez, kimi kez çocukluğa
oturup acılarını paylaşır
onların umurunda olmasa da.
Ben zamanın bir yerinde bekliyorum seni
anın geçmişi öptüğü bir belirsizlikte.
Belki diyorum yeniden doğarım,
kendime yeni bir yara açarım .
Böyle böyle öğütüyorum zamanı
Yıldızlar bir bir sönüp düşüyorlar
onlarla dağlıyorum yaralarımı .
İnsan, kendi cehenneminin köpeğidir
Ateş dillidir yaralar sözcükleri .
Putları kırılan Nemrud’un İbrahim’i
attığı yerde zincirlenmiş duruyorum.
Biliyor musun yüzün yeryüzüne benziyor
Bir tohuma hemen can verecek gibi
Baharlar, kışlar, yazlar hepsi iç içe
Hepsi dağınık saçların gibi bir yerde.
Seni hep böyle hatırlıyorum.
Ya da kendimi böyle uyutuyorum geçmişin beşiğinde.
Sabahları ışık sızana kadar kör bir karanlıkta saklıyorum
Gündüz hem beni hem düşleri yaralar.
İnsan, araftadır ve nihayet
Başı sonu bir .. bir noktadır.
Dünde geçmişi, geçmişte bugünü, bugünde dünü arar.
Vazgeçemediklerinin çöplüğünde aç bir martıdır
Havalanır, daireler çizer ve aynı yere döner.
Beni kolsuz bir yel değirmeni yapsalar
Bekleyip dursam nefesini,
Ertesi ve daha ertesi.