*Buhtunnasar [Nabuchodonosor=Nabukednazar]
Fırat Dicle’ye karışıyor; kan kırmızısı gök mavisine
de ki ona, ben Babil’in asma bahçelerini gördüm,
benim eteğimdeki kilden yapıldı tabletler;
dağları erittim, kuşlara su verdim ve yeşerdi çöller.
de ki ona,, zeytini de gördüm hurmayı da buğdayı da
rüzgarla örtüldü ayrılıp gittiğim kentler.
Dicle Fırat’ı öpüyor; Basra denizinin kıyısında
bin diliyle öpüyor, bir düşüyle öpüyor.
De ki ona; benim saçlarımda bebek kokusu,
benim suyumda gözyaşı tuzu,
ince belli ve kıvrak kadınların tutkusu;
kör inançların, uydurulmuş tanrıların tortusu var.
ondan kanım bir deli gibi akar.
Fırat Dicle’yi öpüyor ve yıkıyor Kudüs’ü Bahtunnasar.
bunlar, diyor, bir duvarda ağlayacaklar .
ve bu kenti kendilerine mezar yapacaklar.
Fırat Dicle’ye karışıyor ;
Çocuklar taş taşıyor Kudüs sokaklarındaki barikatlara
Süleyman kuşlarla konuşuyor da bilmiyor insanların dilini
Bu yüzden yıktım onun mabedini.
bin başlı ejderin orda kestim nefesini.
Fırat Dicle’yle karışıyor;
Kudüs sokaklarında bir yetimi taşlıyorlar
bunlar bilmiyorlar Davut’un Golyat’ı yendiğini
ve Nemrut’u bir sineğin devirdiğini.
yıktım onların kentlerini; (şimdi )bir duvarda ağlıyorlar.
Fırat Dicle’yi öpüyor; toprak kokuyor ikisinin de dudakları
biri Ademi, diğeri Havva’yı doğuruyor yeniden
Babil’in asma bahçelerinde üzüm şaraba dönerdi
ve bütün çocuklar aynı sütü emmiş gibi kardeşti .
De ki benim bir özlemim var
Başı taşla ezilerek öldürülmesin Habil
ağlanmak için yıkılmasın hiçbir duvar
o asma bahçelerinde ab-ı hayat içerek yaşasınlar.
Buhtunnasar [Nabuchodonosor=Nabukednazar], Âsûrî devletinin en meşhûr hükümdârıdır. Milâttan önce 605-562 yılları arasında hüküm süren, Yahuda Devleti’ni ortadan kaldırarak Kudüs’ü ve Süleyman Mâbedi’ni yakıp yıkan Bâbil kralı.